Bodrum mu, Alaçatı mı?
Her yaz olduğu gibi bu
yaz da yazlık bölgeler arasındaki rekabet tam gaz sürüyor. Zaman zaman Assos
gibi yeni rakipler ufukta belirse de asıl mücadele hâlâ Bodrum ve Alaçatı
arasında yaşanıyor.
Yaz mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirmeye
başladığı şu günlerde “büyük güney göçü” başladı. Fırsatını bulan valizini
toplayıp güneye iniyor. Bu, her yıl olduğu gibi Bodrum-Çeşme “savaşının” da başladığı anlamına geliyor. Kimileri
“Bodrum’dan vazgeçmem” dese de popülerliği giderek artan Çeşme-Alaçatı bu yıl da sağlam bir rakip olarak çıkıyor
Bodrum’un karşısına. Son yıllarda bu ikiliye bir de Assos eklendi. Daha çok
akademisyenlerin, yönetmenlerin, reklamcıların tatil için tercih ettiği
Assos’ta da Alaçatı’da olduğu gibi restore edilen taş evlerden butik oteller var belki ama yakın zamanda bir Alaçatı
olacak gibi durmuyor. Gece hayatının, eğlence yerlerinin olmadığı Assos, tam
anlamıyla sakin bir tatil geçirmek isteyenler için... Yani Bodrum-Çeşme bir
süre daha aralarına kimseyi almayacak gibi duruyor. Biz de Bodrum ve Çeşme’yi
ünlü müdavimlerine sorduk: “Nedir sizin oraların kerameti?”
BODRUM
“Hayattaki en büyük yatırımım gidip gölgesinde
dinlendiğim, Torba’ya diktiğim zeytin ağacı”
Ali Poyrazoğlu
Tiyatrocu
* Bodrum’un doğal yapısını, iklimini seviyorum. Burada rutubet çok az. Türkiye’nin
en güzel koylarının bazıları burada... Ayrıca burada yaşayanlar çok açık
fikirli ve dost canlısı kişiler. Herkes daha kardeş, daha arkadaş...
Büyükşehrin gerilimi bulunmadığı için ilişkiler daha az hırçın. O nedenle
yaz-kış Bodrum’a gelip gidiyorum.
* Yurt dışında olmadığım zamanlar Bodrum’a geliyorum. Burada 30 yıl önce
aldığım bir evim var. Orada yazı yazıyorum. Yazın karınca gibi çalışıyorum
kışın da bir ağustos böceği gibi çalıştıklarımı sergileyerek keyif çatıyorum.
* Torba’ya gitmeyi seviyorum. Torba’da 20 sene önce diktiğim bir zeytin ağacım
var. Hayattaki en büyük yatırırım o. 20 yılda ben büyüttüm o ağacı, gider onun
gölgesinde kitap okurum. Kahvaltıyı evde yaparım. Zaman
zaman da balık lokantalarına ama en çok Kısmet Lokantası’na giderim.
* Perşembe akşamüstünden cuma akşamüstüne kadar Pazaryeri’nde olurum. Çünkü bu
çevrede ne yetişiyorsa oraya getirilir. Bodrum pazarı çok eğlenceli, hareketli
ve heyecan vericidir. Kalemiz var, Kale’de, İstanbul’dan
gelen özel tiyatrolar gösteri yapıyor, ben de yapacağım. Devlet Opera
ve Balesi burada bale festivali düzenliyor.
* Bodrum’da kontrolsüz bir yapılaşma başladı. Buradan bir Antalya çıkartılmaya çalışılıyor.
O güzelim Bodrum mimarisi gölgede kalacak bu gidişle. Gürültü turizmini de
beğenmiyorum. Belediye kültür-sanat konularında bir-iki karnaval yapmanın
haricinde durgun davranıyor. Maalesef birkaç senedir tek tük alaturka konserler
dışında, Bodrum Açıkhava Tiyatrosu,
tellerle çevrilmiş vaziyette ve tek başına, atıl bir şekilde duruyor. Ben oraya
“yasaklı tiyatro” adını taktım.
“Bodrum giderek daha da
kalabalıklaşıyor ve burayı seçme sebebimiz ortadan kayboluyor”

Derya Alabora
Oyuncu
* Bu kadar yapılanma olmadan önce Bodrum şahane bir yerdi. Şimdi bunlardan
biraz geri düşmüş bulunuyoruz ama şimdi de Gümüşlük benim için çok özel bir
yer.
* Ben çok sıcaktan hoşlanmıyorum burası güneye oranla daha ılık. Denizi ve
doğası çok güzel. Çok büyük bir tarihin içinde oturuyorsunuz aynı zamanda. İş
durumuna göre değişiyor tabii ama iki-üç ay kalıyorum genelde burada.
Geldiğimde ev kiralıyorum sahilde. Orası da denizin üstünde yüksek tavanlı taş
bir oda gibi.
* Gümüşlük’te bir sabah kahvaltısı ritüeli oluyor, meydanda toplanıp birlikte
kahvaltı ediyoruz.
Bir de burası küçük bir yer. Gece de aynı şekilde herkesin toplandığı müzik çalınan, sohbet edebileceğimiz yerler
var. Aynı zevkleri paylaştığımız insanlar toplanıyor Gümüşlük’te, o da benim
için bir ayrıcalık oluyor.
* Akşam yemeğini Mimoza’da yiyorum. Limon’un günbatımı muhteşem oluyor. Jazz
Cafe’ye gidiyorum, orada
caz geceleri oluyor. Evimin önünden denize
giriyorum.
* Ağaçların kesilip yapılaşmaya açılmasından memnun değilim, Bodrum giderek
daha da kalabalıklaşıyor. Burayı
seçme sebebimiz yavaş yavaş ortadan kayboluyor.

“Bodrum’a ilk kez 1963’te geldim, burada çok
huzurluyum”
Cemil İpekçi
Modacı
* Buraya ilk kez 1963’te geldim ve âşık oldum, kaldım. Bodrum’un her şeyini çok
seviyorum. Marinasını, sahilini, pazarını... Burada
çok huzurluyum.
* Bodrum’un merkezinde, kendi evimde kalıyorum.
20 yıldır buradayım. Genelde evimde, atölyemde vakit geçiriyorum. Akşamüstü işim
yoksa denize, oradan da yürüyüşe gidiyorum. Evim merkezde olduğu için denize de
hep merkezde sahilden
girmeyi tercih ediyorum. Bodrum pazarına gidip gezmekten çok keyif alıyorum.
* Marina Yat Kulüp’e gidiyorum. Özellikle yemek yemeyi ve müzik dinlemeyi
sevdiğim için, tüm bunları bulduğum Bodrum merkezdeki Hong Kong Çin Lokantası’na sık sık gidiyorum. Bunun
haricinde genelde hep evimde, atölyemdeyim.
* Evimin de bulunduğu Bodrum merkez dışında bir yere gitmiyorum. Denize girmek
için de, yemek yemek için de hep merkezdeyim. Zaten çok fazla dışarıya
çıkmıyorum. 15 günde bir bazen tekne turu yaparak koy koy geziyorum. Onun
dışında denize girmek için özellikle gittiğim bir yer yok. Alışverişlerimi
Bodrum pazarından yapıyorum.
“Haberleri seyretmediğimiz
sürece başka bir dünyada yaşamak hâlâ mümkün”
Gülriz Sururi - Tiyatrocu
* 1968 yılından bu yana her yazımız Bodrum’da geçti diyebilirim. Ege’yle Akdeniz’in
kesiştiği harikulade bir doğa, mimari,
daracık ama tertemiz sokaklar, kapıları bağcıkla kapanan evler... Bütün bunlar
bir İstanbulluyu, üstelik sanatçıysa, mutlu etmeye yeter de artardı bile. Biz
de çarpıldık. Bir tekne aldık sonunda. Yani Bodrumlu olduk gibi.
* Eskiden daha yoğun çalışıyorduk tabii ama ne
kadar vakit bulabilirsek geliyorduk. En sonunda deniz kenarında bir ev sahibi
olmaya karar verdik.
* Şüphesiz Bodrum saklı kent olarak kalamazdı. Buralar çok kalabalıklaştı. Bir
gün baktık kiresim çektirecek halimiz kalmamış biz de
25 yıl önce Torba’ya taşındık.
* Şöyle bir lüksümüz var şu anda deniz kenarından
100 metre yürüyünce mendirekteyim. Sabah denizle uyanıyoruz, giysi denen şeyden
haberimiz yok. Bez parçaları ve mayoyla yaşıyoruz.
* Torba’da bir-iki tane eski yer vardır, bir tanesi
Dalli diğeri de Torbahan Hotel. Haberleri seyretmediğiniz
sürece başka bir dünyada yaşamak hâlâ mümkün burada. Cehennemde cenneti
yaşıyoruz.
ALAÇATI
“Buradaki pazarı çok
seviyorum, oradan bir şeyler alıp yemek yapıyorum”
Nurseli İdiz - Oyuncu
* Alaçatı’da “kanka” diyebileceğim çok yakın bir arkadaşım var, Ümit Bey...
Onunla beraber bir butik açtık. O yüzden Alaçatı’ya çok sık geliyorum. Buranın
bunaltmayan bir havası var. En çok da tarihi dokusunu seviyorum Alaçatı’nın.
* İşim olmazsa genelde 2-2.5 ay kalırım burada. Arkadaşım Ümit Bey’in evi var,
orada kalıyorum.
* Çark Plajı’na çok gidiyorum. Bir de
Germiyanlı Yalısı’na gidiyorum. Bizim dükkanın karşısında da Bizim Ev diye bir
yer var, aile dostlarımız, çoğunlukla orayı tercih ediyorum.
* Alışverişlerimi kendi dükkanımdan yapıyorum. Buranın pazarı çok güzel, çok
seviyorum oraya gitmeyi. Oradan da bir şeyler
alıp evde yemek yapıyorum.
* Magazincileri sevmiyorum,
rahat bırakmıyorlar diye. Bir tek bundan rahatsız oluyorum burada, ama artık
onlara da alıştık.
“Alaçatı’daki huzuru çok
seviyorum, keşke bir de yazın bu kadar kalabalık olmasa...”
Çağla Kubat
Sporcu, oyuncu
* Benim Alaçatı’da tatil yapmak gibi bir anlayışım yok, zaten burada yaşıyorum.
Alaçatı’nın sakinliğini, huzurunu çok seviyorum. Bir de burası bana windsurf (rüzgar sörfü) yapma imkanı sağlayan
bir yer. Bir süre önce kendi işimi kurdum, Çağla Kubat Windsurf Akademi burada yer alıyor. Bu nedenle ben de
yaz-kış Alaçatı’da yaşıyorum.
* İki senedir kendi evimde kalıyorum. Kışın iki-üç aylığına yurt dışındaki
yarışlara, antrenmanlara gidiyorum. Onun dışında hep Alaçatı’dayım. Özellikle
yaz aylarında akademide sörf dersleri verdiğim için sürekli buradayım.
* Benim gibi yaz-kış burada yaşayan birçok arkadaşım var, onlarla vakit
geçirmeyi seviyorum. Kış aylarında Alaçatı köyünün iç kesimlerine gitmeyi,
oralarda oturmayı çok seviyorum. Çalıştığım için genelde çok yorgun oluyorum. O
yüzden daha çok bir an önce evime gidip dinlenmek istiyorum.
Davet eden birisi olursa ya da İstanbul’dan bir arkadaşım
gelirse,
o da nadir oluyor, dışarı çıkıyorum. Onun dışında çıkmayı pek tercih etmiyorum.
* Zeytin Konak Hotel’de kahvaltı yapıyorum, zaten burası çok sevdiğim bir
arkadaşımın. Alavya adında bir otel açıldı, akşamları oraya gidip bir kahve
içmeyi çok seviyorum, inanılmaz bir İtalyan lokantası var içinde. Yusuf
Usta’ya, Avrasya Ev Yemekleri’ne gidiyorum. Neredeyse
evde hiç yemek yapmıyorum. Hem fiyatları çok uygun hem de çok lezzetli ve
sağlıklı. Alaçatı’dan pekalışveriş yapmıyorum, İstanbul’a gittiğimde
topluca yapıyorum.
* Alaçatı’nın yazın çok kalabalık olmasını sevmiyorum. O zaman köy gerçekten
yolda yürünemez hale geliyor. Onun dışında sevmediğim herhangi bir yönü yok
buranın. Hatta rahatlıkla çok sevdiğimi söyleyebilirim.
“Temmuz sonuna kadar
Alaçatı’daki evimizde, çocuklara endeksli bir tatil yapıyoruz”
Çağla Şikel
Manken, sunucu
* Buranın o etnik mimari dokusunun bozulmamış olması bizi çok cezbediyor.
Denizin mükemmel olması, aynı zamanda da çok çeşitli restoranların bulunması da
burayı tercih etmemizi sağlıyor. Alaçatı’daki evimizde temmuz sonuna kadar
kalıyoruz.
* Emre (Altuğ) de ben de, çocuklara endeksli durumdayız. Haliyle onlar uyanınca parka, aqua
parka ya da denize gidiyoruz. Bazen de alışveriş yapıyoruz... Gece onlar
yatınca da eşimle yemek yiyip geziyoruz.
* Yemek için Mikasa, Lavanta, Karina, Tapu,
Paparazzi ve Kuytu’ya gidiyoruz. Eğlenmek içinse Double, Paparazzi ve
Marrakech’i
tercih ediyoruz.
* Alaçatı’nın havasının bazen aşırı rüzgarlı olmasını ve soğuk denizini pek
sevmiyorum.
“Trafikte kimse 70 kilometreden
yukarı çıkamıyor, o nedenle burada araba kullanmak çok keyifli”
Alinur Velidedeoğlu
Reklamcı
* Eşimin ailesinin daha önce Alaçatı’da otelleri vardı. Ben de o sebepten Alaçatılı
oldum diyebilirim.
* Çok seviyeli ve kaliteli bir yer bence burası, oksijen oranı da çok yüksek.
Alaçatı’nın en sevdiğim tarafı gürültülü bir yer olmaması. İnsanlar birbirine
daha saygılı, kavga, gürültü yok. Tartışma görmüyorum etrafta. O nedenle burada
çok huzurluyum açıkçası.
* Alaçatı’da uzun süreli kalmıyorum. Eşim burada yeni bir otel yaptırıyor. Ona
destek olmak için ara sıra geliyorum. Türkiye’de olduğum zaman hafta sonlarını
burada geçiriyorum. Perşembe-cuma geliyorum, pazartesi İstanbul’a dönüyorum.
* Buraya tatile geldiğimde yayınları takip ederek, gazete okuyarak vakit
geçiriyorum. Fazla kalabalık olmadığı için yedi senedir Port Hotel’e gidiyorum.
Ben öyle yemek arayan bir insan değilim. Bir yere yemek için gitmem,
çevre için giderim. İnsanların medeniyet seviyesi benim için yemekten çok daha
önemli.
* Alaçatı’nın trafiğinden çok memnunum, 70 kilometreden yukarı kimse çıkamıyor.
Trafik çok kontrollü o bakımdan burada araba kullanmak da çok keyifli.
* Burada uzun süre kalmadığımdan şikayetçi olduğum bir yönü pek yok
Alaçatı’nın.
Haber Kaynağı : Milliyet