Canlandırdığınız
karakterin gerçekliğine izleyiciyi inandırabilmeniz için o karakterin tüm özelliklerini
tanımanız gerekir. Karakterinizi tanımanız için size bazı ipuçları vereceğiz. Öncelikle
senaryonuzu elinize alın ve birkaç kez yüksek sesle okuyun. Sonrasında ise şu
sorularını kendinize sorun:
Hikaye geçmişte
mi, günümüzde mi, gelecekte mi yaşanıyor?
Rol yabancı
bir ülkede mi yer alıyor? Yoksa kendi ülkenizde mi?
Bulunacağınız
yerin iklim özellikleri nasıldır?
İnsanların nasıl
alışkanlıkları var?
Canlandıracağınız
karakter sizden genç mi, yaşlı mı?
Bunu en inandırıcı
biçimde yansıtabilmenin yolları nelerdir?
Konuşmalar
fiziksel hareketleri etkiliyor mu? (Örneğin sarayda gecen bir sahnede oyuncular
hareketlerini en aza indirmeye özen göstererek konuşurken, bir pazaryerinde
özgürce dolaşarak söyleşirler.)
Tüm bunların
yani sıra, oyundaki karakterin birbiriyle ilişkisi ve birbirlerine ilişkin düşünceleri
de önem taşıdığı için, bunu da araştırmamız gerekir. Metinle ilgili çalışmalarda
oyun yazarının verdiği ipuçlarını çözümleyerek rolün özünü ve amacını
bulabilirsiniz. Bundan sonrası yaratıcı düş gücünüze bağlıdır. Canlandıracağınız
karakterle ilgili her yeni kesif yararlı olacaktır. Düş gücünüzü kullandığınız
ölçüde, karakteri canlandırmada kazanacağınız başarı artar.
Kendinizi o
karakterin yerine koyun. Onun otobüse nasıl bineceğini, nasıl kahvaltı edeceğini,
giyineceğini, otomobil kullanacağını, tenis oynayacağını ya da alışverişe çıkacağını
düşünün. Bunun çok zevkli bir oyun olduğunu göreceksiniz; üstelik her yerde,
her zaman oynayabileceğiniz bir oyun. Düşünmeyi sürdürün, öbür oyuncularla
konusun, birbirinizle düşünce alışverişinde bulunun. Kendi kişiliğinizle o
karakter arasında belki de çok büyük bir fark yoktur. Ama bu farklılıkların ne olduğunu
anlarsanız, "yeni" karakterinizle her şeyi deneyebilirsiniz. Bir süre
için başka biri olmak çok heyecan verici olabilir.